Çetin Emeç’in kayıp yazısı nerede? Bu haberi okumadan Çetin Emeç cinayetini çözemezsiniz

Türk basının en önemli gazetecilerinden, Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç’in karanlık bir suikasta kurban gitmesinin üzerinden 34 yıl geçti.

7 Mart 1990 sabahı şoförünün geldiğini pencereden görüp gazeteye gitmek üzere evinden çıkan Çetin Emeç, aracına bindikten sonra, saldırganlar tarafından ateşe tutuldu.

Emeç’in şoförü Sinan Ercan ise can haliyle arabadan inip kaçarken saldırganlar onu da 15 metre ileride yakalayıp yol kenarında öldürdü.

Gazeteci Çetin Emeç ‘Manzara’ başlığını taşıyan ve öldürüldüğü gün yayınlanan son yazısında Suriye’ye yönelik sert eleştiriler yöneltiyordu.

İÇİŞLERİ BAKANI’NDAN İLGİNÇ SORU

Bilge Emeç, 14 Şubat 2010’da, Vatan Gazetesi’ne verdiği röportajda da, bir başka ilginç ve çarpıcı açıklamada bulundu.

Dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’yu ve Emniyet Genel Müdürünü suçlayan Bilge Emeç, ‘İçişleri Bakanı evime taziyeye geldiğinde ’Olay burada mı oldu, gazetenin önünde mi?’ diye hayret ettiğim bir soru sordu. Cinayeti çözmemek için uğraştılar sanki. Dosyalar kaç doldurulup defa boşaltıldı’ ’dedi.

GECEYARISI GASP OLAYI: POLİS ALARMA GEÇTİ AMA…

Gazeteci Burak Ersemiz’in yazısında dikkat çeken bir başka husus ise olay gecesi İstanbul’da bir aracın gasp edilmesi sonrasında İstanbul polisinin ‘suikast’ ya da büyük bir ‘soygun’ girişimi olacağını tahmin ettiği için ‘teyakkuza’ geçmesi idi.

Ersemiz yazısında olayı şöyle anlatmıştı:

“Tarih 7 Mart 1990, gece nöbetinden yeni çıkmışım. Sabahın erken saatleri. O dönemki istihbarat şefimiz Şevket Okant ‘a gece olan olaylarla ilgili bilgi veriyorum. Gecenin en önemli olayı, kar maskeli ve otomatik silahlı dört kişinin Levent karakolunun tam dibinde bir avukatın aracını gasp etmeleri.

Gece boyunca tüm İstanbul emniyeti telsiz merkezi sık sık anonslarda ” özellikle bir suikastte ya da soygunda kullanılabilir ivedilikle takibi ” demesine rağmen o zaman tek köprüsü ve arabalı vapuru olan İstanbul’da bu araç Anadolu yakasına geçmiş ve Çetin Emeç suikastine karışmıştı.

‘VURDULAR VURDULAR ÇETİN’İMİ VURDULAR’

Bu işin mutlaka gündüzde takip edilmesi gerektiğini Şevket ağabeye söylerken, Cağaloğlu Hürriyet binasının ikinci katında ki istihbarat servisinin iki direkt telefonundan birisi olan 522 40 50 numaralı telefon çalmaya başladı. Telefonu koşarak açtım. Karşımda bir kadın “vurdular, vurdular Çetin’imi vurdular” diye acı ile haykırıyordu. Ben kadına “efendim Çetin Emeç’mi ? Bilge Hanım siz misiniz ? ” diye sordum.

Çünkü arandığımız telefon servisin özel istihbarat telefonuydu ve vatandaşta yoktu numarası. Aldığım cevap “Benim Bilge ‘ vurdular gözlerimin önünde vurdular” dedikten sonra “Çetin Bey iyi mi siz iyi misiniz” dedim “Evin önünde arabada vurdular” cevabını alınca hemen Şevket Ağabeye bağırdım akabinde telefona baksa da karşıda kimse yoktu…”

EMEÇ’İ TEHDİT EDEN SURİYELİ İŞADAMI KİM: “ÖLDÜRÜN O GAZETECİYİ”

Suikastla ilgili olarak bir başka ayrıntı da Gazeteci Cemil Özyıldırım ‘Yazıyoor’ adlı kitabında yer aldı.

Emeç’i tehdit ettiği öne sürülen Suriyeli bir işadamından kitapta şöyle bahsediliyor:

“Çetin Emeç’in öldürülmesinden dört gün önce, 3 Mart 1990 sabahı saat 09’00’ da, ev telefonunu arayan bir kadın eşi Bilge Emeç’e “Eşinize ulaşmam lazım. Hayati bir konu, acele arasın.” diyerek bir telefon numarası bıraktı.

Suikasttan sonra bu telefon numarasını araştıran İstanbul Emniyeti, telefonun Türk vatandaşlığına geçmiş olan Suriyeli bir işadamının üzerine kayıtlı olduğunu belirledi. Bu telefonu kullanarak Emeç’in evini arayan kadın, bir işadamının yanında çalışıyordu.

İfadesi alınan kadın, işadamının bir gün Çetin Emeç’i kastederek ‘’Öldürün o gazeteciyi’’ diye bağırdığını öne sürüyordu.”

SALDIRIYI ÜSTLENEN GİZEMLİ ÖRGÜT: TÜRK İSLAM KOMANDOLARI

Çetin Emeç’in öldürülmesinden sonra gazeteyi arayan bir kişi ise “İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç’i öldürdük”, “Saldırıyı Türk İslam Komandoları yaptı” dedi ama Emeç’in öldürüldüğü 1990 yılından günümüze kadar Türk İslam Komandoları isimli bir örgütün izine rastlanamadı.

Ancak bazıları oto hırsızlığından bazıları banka soyma suçlarından yakalanan şahısların içlerinde bulunduğu oldukça garip bir grup Çetin Emeç suikastının failleri olarak yargılandılar. Grubun lideri olmakla suçlanan kişi ise Kastamonu doğumlu ve İstanbul Üniversitesi mezunu olan İrfan Çağrıcı’ydı.

Hürriyet, Çetin Emeç suikastının üzerinden tam altı yıl geçmesinden sonra 2 Mart 1996 günü yakalanan İrfan Çağrıcı için “İşte Emeç’in Tetikçisi” manşetini attı. Ancak günümüze kadar Çetin Emeç suikastı üzerindeki esrar perdesi tam olarak aralanamadı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir